Kayıtlar

Mart, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MİNİK SİHİRBAZLAR DOĞA SIRLARININ PEŞİNDE

Uzak diyarlarda Doğa ananın kalbinde sihirbazların  yaşadığı bir köy varmış.Bu sihirbazlar doğada hergün yeni bir sır keşfeder ve onu korumak için de ellerinden geleni yaparlarmış.Bu sihirbazlar civar köylerde ' Minik Bahçıvanlar' olarak anılırlarmış. Köylerini nasıl bu kadar güzel hale getirdikleri, hangi sihirleri yaptıkları hep merak edilirmiş. Minik bahçıvanların yaşadığı köyün içinde kocaman bir çınar ağacı varmış.Köydeki çocuklar bu ağaca"Bilge Ağaç" derlermiş.Bu ağaç ormandaki en heybetli ve en yaşlı ağaçmış.Ormana girecekleri ve bir ağaçtan meyve alacakları zaman hep bu ağaçtan izin isterlermiş.Bir gün köyün en meraklı çocuklarından olan Defne, Bilge Ağacın yanına gelmiş.'"Bilge Ağaaaçç! Bugün ormana girip orada biraz yürümek ve kiraz ağacından  kiraz almak istiyorum.İzin verir misin," diye seslenmiş.Bilge Ağaç dallarını yavaşça uzattıktan sonra cevap vermiş, "Elbette,içeri girdiğinde etrafını  incele.Doğanın sana söyleyeceklerine dikkat et!...

KİRLİ BEYAZ KEDİ

  Zamanın birinde büyük bir şehrin küçücük arka sokağında kirli,beyaz bir kedi yaşarmış.Pek kimsenin uğramadığı, şehrin sanki tüm kokularının birbirine karıştığı bu sokakta gözlerini açmış dünyaya.Aldığı ilk koku çöpteki çürümüş domateslerinmiş ve bu koku onda hiç iyi hisler uyandırmazmiş.Doğdugu günden beri ancak birkaç sokak öteye gitmeye yetermiş gücü.Sokak kedisiymis ama sokaktaki o çetin hayata hiç alışamamış. Kendisini bir türlü ait hissedemediği bu sokakta her gün farklı bir karmaşa her gün farklı bir olay çıkarmış karşısına.Nasıl olduysa bir gün güneşin ilk ışıklarıyla açmış gözlerini.Mavi, ışıl ışıl bir kelebek konmuş burnuna. Kelebeğin peşine takılıp başlamış onu kovalamaya.Bir an olsun ayırmamış gözünü ondan. Kelebek bembeyaz güzel mi güzel bir evin bahçesine götürmüş onu.Bahçenin çitlerinden atladığında bir bakmış buradaki ev onun bildiği evlere hiç benzemiyor.Kendi sokağından epeyce uzaklaştığını farkedip korkmuş. O sırada bir de bakmış beyaz evin bahçesinde bir çocuk ...

KENDİNLE NE YAPARSIN?

 Dünyaya gözlerini heyecanla açmış bir bebek.Etrafında ailesi sarmış, sarmalamış onu.Günler sonsuz bir merak ve macera ile geçerken hiç anlamamış zamanın yolculuğunu.Yolculukta her yer kalabalık,yol hep güçlüklerle doluymuş.Kimi zaman eğlenmiş bu yolda,kimi zaman ağlamış hüngür hüngür...Kelimelerden engeller varmış aşılması zor ama imkânsız olmayan.Kelimelere takıldıkça , yolculuk zorlaşıyormuş.Engelleri aşmaya çabalarken yorulmaya başlamış önce.Artık o zamanı değil; zaman onu bekler olmuş.Kalabalık sesler azalmış.Yol ıssız bir hâl almış.Yolculukta yalnız kalmış.Şimdi ne yapacakmış?Bulutlanmış her yer birden.Bir ses duymuş derinden.Etrafına bakınmış ,kimsecikler yokmuş .Önce korkmuş sahibini göremediği bu sesten.Kaçmak için adımlarını hızlandırmış.Kaçtıkça ses daha yakından duyulur olmuş."Başka yerde arama , içindeki çocuğum ben,"demiş ona."Bak ! heybemde neler var, hatırlatayım sana."  " Al biraz hayal, bir parça umut ,bitmedi daha bol bol mutluluk ," diy...

ÖMÜR'ÜN BAHARI

 Kim bilir neler geçiyordu içinden minik Ömür 'ün o sabah uyandığında.Annesi en temiz giysilerini giydirmiş; uçları kıvrım kıvrım olan kitaplarını bir poşete koymuş ,öyle yolcu etmişti onu.Kısa süreli konaklamak için geldiği bu yer ona çok yabancıydı.İsmi Ömür'dü.Ve daha şimdiden yaşıtlarından farklı bir ömür yaşayacağı besbelliydi.Ailesi ile birlikte kışın başka bir yerde yaşıyor,mevsimler değiştikçe başka yerlere çalışmak için göç ediyordu.Yırtık ayakkabılarını okul müdürünün önünde saklamaya çalışırken ,içeri yaz mevsimine kadar onu okutacak Sevgi Öğretmeni geldi. Harika bir gülümseme ile "Merhaabaaa bu tatlı kız da kim böyle, tanışabilir miyiz," diyerek karşıladı onu .Önce kendisini tanıttı sonra ona birkaç soru sordu ve hemen elinden tuttuğu gibi sınıfa doğru yol aldılar. Ömür'ün kalbi heyecandan yerinden fırlayacaktı. Sevgi Öğretmeni ne onun yırtık ayakkabılarını görmüştü ne de çalışmaktan nasır tutan ellerini tutarken yüksünmüştü. Küçücük kalbinden ılık bi...

BİLGE AĞACIN MÜCADELESİ

 "Dünya eskiden böyle miymiş?" diye şaşıran çocukların gözlerindeki hüzün ve özlemle başlıyormuş hikayemiz. Yüzyıllardır insanlar doğaya o kadar çok zarar vermişler, suları ve yiyecekleri israf edip hayvanlara ve diğer canlılara o kadar kötü davranmışlar ki artık nefes alınabilecek bir yer kalmamış. İnsanlar hava kirliliğinden dolayı yanlarında oksijen tüpleri ile gezmeye başlamışlar. Su kaynakları tükendiğinden yiyecek üretimi yapılamıyormuş ve insanlar kapsül ilaçlarla vitamin almaya çalışıyorlarmış. Doğada insan dışındaki birçok canlı barınıp beslenemediği için telef olmuş. İşte dünyanın yeşili unuttuğu böyle bir zamanda, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde havası temiz, yemyeşil ve içerisinde Bilge Ağaç'ın yaşadığı bir orman varmış. Bir gün, kısa bir gezintiye çıkan Bulut ve Güneş, ne olduğunu bilmedikleri bir canlı ile karşılaşmışlar. Tarama cihazlarını çıkarttıklarında bunun bir sincap olduğunu öğrenmişler. Bulut şaşkınlıkla, "Ama bu nasıl olur? Dünyada bizden ba...