BİLGE AĞACIN MÜCADELESİ
"Dünya eskiden böyle miymiş?" diye şaşıran çocukların gözlerindeki hüzün ve özlemle başlıyormuş hikayemiz. Yüzyıllardır insanlar doğaya o kadar çok zarar vermişler, suları ve yiyecekleri israf edip hayvanlara ve diğer canlılara o kadar kötü davranmışlar ki artık nefes alınabilecek bir yer kalmamış. İnsanlar hava kirliliğinden dolayı yanlarında oksijen tüpleri ile gezmeye başlamışlar. Su kaynakları tükendiğinden yiyecek üretimi yapılamıyormuş ve insanlar kapsül ilaçlarla vitamin almaya çalışıyorlarmış. Doğada insan dışındaki birçok canlı barınıp beslenemediği için telef olmuş. İşte dünyanın yeşili unuttuğu böyle bir zamanda, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde havası temiz, yemyeşil ve içerisinde Bilge Ağaç'ın yaşadığı bir orman varmış.
Bir gün, kısa bir gezintiye çıkan Bulut ve Güneş, ne olduğunu bilmedikleri bir canlı ile karşılaşmışlar. Tarama cihazlarını çıkarttıklarında bunun bir sincap olduğunu öğrenmişler. Bulut şaşkınlıkla, "Ama bu nasıl olur? Dünyada bizden başka bir canlı yok demişlerdi. Ben daha önce hiç böyle bir şey görmedim," demiş. O sırada sincap onlara kuyruk sallayıp koşarak uzaklaşmaya başlamış. Bulut ve Güneş de onu takip etmeye karar vermişler. Sincap yer altındaki bir tünele girmiş. Bulut ve Güneş, sincabın arkasından tünele giderek onun nereye gittiğini öğrenmeye çalışmışlar. "Acaba başka sincaplar da var mıdır?" diye sormuş Güneş. "Bilmiyorum ama ancak sincabı gözden kaçırmazsak bunun cevabını öğrenebiliriz," diye cevaplamış Bulut. Tünel oldukça uzun ve sonu görünmeyen bir labirent gibi ilerliyormuş. Bulut ve Güneş korksalar da merakları daha ağır basmış ve tünelin sonuna kadar gitmeye karar vermişler.
Tünelin sonuna geldiklerinde kocaman ahşap bir kapı ile karşılaşmışlar. Kapının üstünde insan, hayvan ve diğer bitkilerin resmi varmış. Resimde her yerde ağaçlar ve pırıl pırıl nehirlere de yer verilmiş. Bulut ve Güneş, atalarının eski zamanlar ile ilgili anlattığı hikayeleri hatırlamışlar. Kapının üstünde bir de silik bir yazı görmüşler. Orada "Doğa insan olmadan da yaşar; ama insan doğa olmadan yaşayamaz." yazıyormuş. Bulut ve Güneş bu yazıyı okuduğunda kapı ağır ağır ardına kadar açılmış. Kapıdan içeriye baktıklarında ikisi de şaşkınlıktan donakalmış. Karşılarında yemyeşil bir orman, ormanın içinde cıvıldayarak uçuşan kuşlar ve rengarenk çiçekler varmış. Ormanın ortasında pırıltısı ile gözleri kamaştıran bir nehir bulunuyormuş. Ormanda ağaçtan ağaca atlayan maymunlar, yerde zıplayan tavşanlar, kaplumbağalar ve daha bir sürü hayvan bulunuyormuş. Bulut ve Güneş tüm bunları hayranlıkla seyrederken arkalarından bir ses duyulmuş:
"Hoş geldiniz çocuklar! Yeşil doğamızı gerektiği gibi koruyacağınıza eminim. Sizleri o kadar uzun zamandır bekledik ki." Sesin geldiği yöne baktıklarında heybetli gövdesi ve yemyeşil yaprakları ile konuşan Bilge Ağaç'ı görmüşler. "Bizi mi beklediniz? Siz bizi nereden tanıyorsunuz ki?" diye sormuş Güneş. Bilge Ağaç sevimli sesiyle cevap vermiş: "Sizleri tanımıyoruz; ama bir gün doğanın önemini anlayacak ve bir şeyleri değiştirecek tek canlıların çocuklar olacağını biliyorduk. Daha önce burayı keşfedenler sözlerinde durmamışlar. Bizlere kötü davranmaya, sularımızı tüketmeye, havamızı kirletmeye devam etmişler. Sizler öyle yapmayacaksınız biliyoruz!"
Bulut ve Güneş, Bilge Ağaç’ın sözlerinden çok etkilenmişler. Gözleri parlamış ve birbirlerine kararlı bir şekilde bakmışlar. "Elbette yapmayacağız," demişler. Bilge Ağaç, onlara gülümseyerek başını sallamış ve o sırada yaprakları hafifçe hışırdamış. "O halde size güveniyorum çocuklar. Şimdi, doğanın sırrını ve bu ormanın korunması için gereken bilgiyi size aktarma zamanı geldi ' demiş ve sessizliğe bürünmüş.
Bilge Ağaç’ın dalları yavaşça hareket etmeye başlamış.Dalların arasında bir ışık belirmiş. Bu ışık, Bulut ve Güneş’in etrafında dolanarak onları içine almış. İkisi de kendilerini bir anda geçmişte dünyanın yeşil, temiz ve canlı olduğu zamanlarda bulmuşlar. Kuşların cıvıltıları, akan nehirlerin sesi ve rüzgarın hafifçe esişi ile dolu bu dünya, onlara doğanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatmış.
Tekrar geri döndüklerinde, Bilge Ağaç onlara özel görevlerini anlatmış: "Sizler, doğanın koruyucuları olacaksınız. Bu ormanı ve buradaki canlıları korumak için bilgeliğimi ve güçlerimi size emanet ediyorum. Ancak unutmamalısınız ki, bu görev büyük bir özveri ve sorumluluk gerektirir. Her bir canlıya saygı gösterecek ve doğanın dengesini korumak için çalışacaksınız."
Bulut ve Güneş, bu önemli görevi kabul etmişler. Bilge Ağaç onlara doğanın gücünü ve bilgeliğini taşıyan iki özel kolye vermiş. Bu kolyeler, onlara doğayı anlama ve koruma yeteneği kazandıracakmış. Ayrıca, Bilge Ağaç’ın bir parçası olan bu kolyeler, tehlike anında onları uyarmak için parlayacakmış.
Günler geçtikçe Bulut ve Güneş, ormanda yaşayan diğer canlılarla dostluk kurmuşlar. Maymunlar, tavşanlar, kuşlar ve hatta sincaplar bile onlara yardım etmeye başlamış. Birlikte, ormanın güzelliğini korumak ve doğayı onarmak için çalışmışlar. Eski, kurumuş nehirleri yeniden canlandırmışlar, ağaçları yeniden yeşertmişler ve tüm canlıların barış içinde yaşamasını sağlamışlar.
Ancak bir gün, ormanın dışında yaşayan insanların ormanı keşfetmek için geldiklerini öğrenmişler. Bu insanlar, ormanın kaynaklarını kendi çıkarları için kullanmak istiyorlarmış. Bulut ve Güneş, insanların doğaya zarar vermemesi için ne yapabileceklerini düşünmüşler. İşte o an, Bilge Ağaç’ın onlara verdiği kolyeler parlamaya başlamış.
Bu ışığın gücüyle, Bulut ve Güneş insanların karşısına çıkmışlar ve onlara 'Sizlerin yaptığı yanlışlar yüzünden biz çocuklar dünyanın eski güzel halini hiç göremedik.Neden hâlâ aynı hataları yapıyor ve doğadaki kaynakları bilinçsizce tüketmeye çalışıyorsunuz?Doğa sizin değil,o hepimize emanet!' diyerek doğanın önemini anlatmaya başlamışlar. İnsanların kalplerine dokunan bu konuşmalar, onların da bilinçlenmesini sağlamış. İnsanlar, doğaya zarar vermek yerine onu korumaya karar vermişler ve Bulut ile Güneş’in yanında yer almışlar.
Zamanla, dünya yavaş yavaş iyileşmeye başlamış. İnsanlar, doğaya saygı göstermeyi ve onunla uyum içinde yaşamayı öğrenmişler. Dünya, yeniden yeşil ve yaşanabilir bir yer haline gelmiş.
Bilge Ağaç , Bulut ve Güneş e bakarak "Doğayı doğru kişilere emanet ettiğim için çok mutluyum,"demiş ve eklemiş "Artık her çocuk Dünya'ya hüzün ve özlemle değil; umut ve mutlulukla bakacak! "
Yorumlar
Yorum Gönder