KİRLİ BEYAZ KEDİ

 Zamanın birinde büyük bir şehrin küçücük arka sokağında kirli,beyaz bir kedi yaşarmış.Pek kimsenin uğramadığı, şehrin sanki tüm kokularının birbirine karıştığı bu sokakta gözlerini açmış dünyaya.Aldığı ilk koku çöpteki çürümüş domateslerinmiş ve bu koku onda hiç iyi hisler uyandırmazmiş.Doğdugu günden beri ancak birkaç sokak öteye gitmeye yetermiş gücü.Sokak kedisiymis ama sokaktaki o çetin hayata hiç alışamamış. Kendisini bir türlü ait hissedemediği bu sokakta her gün farklı bir karmaşa her gün farklı bir olay çıkarmış karşısına.Nasıl olduysa bir gün güneşin ilk ışıklarıyla açmış gözlerini.Mavi, ışıl ışıl bir kelebek konmuş burnuna. Kelebeğin peşine takılıp başlamış onu kovalamaya.Bir an olsun ayırmamış gözünü ondan. Kelebek bembeyaz güzel mi güzel bir evin bahçesine götürmüş onu.Bahçenin çitlerinden atladığında bir bakmış buradaki ev onun bildiği evlere hiç benzemiyor.Kendi sokağından epeyce uzaklaştığını farkedip korkmuş. O sırada bir de bakmış beyaz evin bahçesinde bir çocuk oynuyor. Çocuk kediyi görünce bir çığlık atmış."Ayyy! Sen ne tatlı bir şeysin öyle." "Korkma korkma ,gel bakalım buraya."deyip hemen almış onu kucağına.Kedi tam korkudan tırnaklarını çıkartacakken sımsıcak birşey hissetmiş içinde.Bu duyguya çok yabancıymış acaba kendini rahat ve bir yere ait hissetmek böyle birşey mi? Sokaktaki diğer çocukların taş atıp onu kovaladığı zamanlardan farklı bir şeymiş bu.O kendi içinde ne olduğunu anlamaya çalışırken çocuk çoktan bir kaba biraz mama biraz da su koyup getirmiş bile. Kedi ,daha önce hep çöpten buldukları ile karnını doyurmaya çalıştığı için ilk başta hiç yanaşmamış mamanın yanına.Çocuk onu severek, okşayarak yavaş yavaş getirmiş mama kabına.Kedi hem karnının açlığına hem de çocuğun sevmelerinin verdiği hisse karşı koyamamış.İlk tedirginliği atarak yemiş mamasını. "Bugün hayatımın en şanslı günü olmalı" diye geçirirken içinden."Minnooş gelsene bak burada çok tatlı bir arkadaş var!"diyen çocuğun sesiyle irkilmiş yeniden.Bahçeye tüyleri bembeyaz,pamuk gibi bir kedi gelmiş.Kirli beyaz kedinin içindeki ses susmuş birden.Bir ona bakmış bir kendine.Ne yaparmış ki bu sokak kedisi böyle bir yerde.Hayal kırıklığı ile çitlere yönelip kaçacakken "Miyavvvv!"sesi gelmiş geriden.Kirli beyaz kedinin yanına gelmiş Minnoş.Önce tüylerini yalayıp temizlemiş onu sonra oyun oynamışlar beraber.İşte o zaman anlamış ki bazen değişebilirmiş kader.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖMÜR'ÜN BAHARI

KENDİNLE NE YAPARSIN?

MİNİK SİHİRBAZLAR DOĞA SIRLARININ PEŞİNDE